top of page

Türk Tarihinde Asya Hunları: Birinci Hâkimiyet Dönemi

Hunların kültür ve teşkilât yapısı hakkında bilgi veren Ercilasun, on birinci bölümü de Hunlar hakkındaki müstakil meselelere ayırmıştır. Buradaki hususî konular aynı zamanda yazarın daha önceden yayımlamış olduğu bildiri ve makalelere dayanmaktadır.

 

Konuralp Ercilasun’un Türk Tarihinde Asya Hunları Birinci Hâkimiyet Dönemi adlı kitabı Dergâh Yayınları tarafından Eylül ayında neşredildi. 322 sayfalık bu kitap, Çin kaynaklarını merkeze alarak Asya Hunlarının MÖ 209 ile MS 11 seneleri arasındaki tarihini, siyasî ilişkilerini ve sosyal yaşamını inceliyor.

On bir bölümden oluşan eserin aynı zamana birinci bölümü olan “Giriş: Çin Kaynaklarının Niteliği” adlı bölümde Ercilasun, Asya Hunları tarihinin ana kaynakları olan Çin yıllıklarının bir değerlendirmesini yapmaktadır. Burada Çin yıllıklarının Hunlar hakkında verdiği bilgilerin efsanevî olmasına işaret ederek kaynaklara nasıl yaklaşılması gerektiğini izah etmiştir. “Çin Kaynakların Göre En Eski Atalarımız” başlıklı ikinci bölümde efsanevî devirlerden Hunların kayıtlarda ilk geçtikleri zamana, yani MÖ 4. yüzyıla dek olan süreç anlatılmaktadır: “Tang ve Yü’den önce Dağ Rong’ları, Şien-yün’ler ve Hun-yü’ler kuzey sınırlarında otururlar, otlakları takip ederek hayvan yetiştirir ve yer değiştirirlerdi.” (s.20)


Üçüncü bölüm Hunların “Şiung-nu” tabiriyle Çin kaynaklarında yer almasıyla başlıyor. Bu bölümde MÖ 318 senesi itibariyle bozkırda bir Hun devletinin varlığından bahsedilebileceğinin altını çizen yazar, hadiselerin Çin merkezli nakledildiğine değiniyor. Hunların bilinen ilk hükümdarı olan Tuman’ın döneminde, Çinlilerin Hunlara karşı kazandığı topraklardan sonra kazanımlarını sağlamlaştırmak ve topraklarını koruyabilmek için önceden inşa ettikleri parça setleri birleştirme yoluna gittiklerini anlatıyor.


“Hunların Yükselişi ve Dünya Hâkimiyeti” başlıklı dördüncü bölümde, Motun dönemiyle birlikte Hunların yükselişe geçtiği ve bir dünya hâkimiyeti telâkkisine sahip olmaya başladıkları belirtiliyor. Tanrıkut unvanlı Motun’un, Çin İmparatoriçesine evlilik teklifi de ayrı bir altbaşlıkta inceleniyor. Motun’un bu teklifle Çin üzerinde hâkimiyet iddia etmek isteği onun bozkırda iyi bir asker ve komutan olmasının yanı sıra diplomasi konusunda da başarılı bir hükümdar olduğunun göstergesidir. Beşinci bölümde de Motun’dan sonra oğulları ve torunları zamanında Asya Hunlarının dünya hâkimiyeti dönemi ele alınmaktadır. MÖ 174-101 seneleri arasını kapsayan bu dönemde Hunlara karşı Çinliler ancak MÖ 119’da sınırlı bir kazanım elde edebilmişlerdir.

MÖ 101-60 seneleri arasındaki dönemi kapsayan altıncı bölüm Hunların, Çin karşısında zayıflamaya başladığı dönemi incelemektedir. MÖ 101’de Çin’in Fergana’yı ele geçirmesi, Doğu Türkistan coğrafyasında Hunlara karşı rakip olmalarını sağlamıştır. “Hâkimiyetin Usulsüz Değişikliği ve Bölünme” adlı yedinci bölüm MÖ 60-53 seneleri arasındaki dönemi ele alırken, Asya Hun Devleti’nin çözünmeye giden sürecini ele alır. Cı-cı Tanrıkut’un Çin ile olan mücadelesi, Çin kaynakları ne kadar gölgelemeye çalışsa da kahramanca bir savaştır. Ercilasun, burada tekrardan Çin kaynaklarının nasıl değerlendirileceği üzerine tahlil yapmaktadır.


Hu-han-ye Tanrıkut’un Çin’e sığınmasıyla başlayan sekizinci bölüm, aynı zamanda Hunlar için de vassallık döneminin başlangıcıdır. Ercilasun, MÖ 53-8 senelerindeki bu dönemde Hunların vassallık statüsü üzerine incelemelerde bulunmaktadır. Hu-han-ye Tanrıkut’un Çin’e gelişinden ve yapılan törenden bu bölümde detaylı şekilde bahsedilmiştir. Dokuzuncu bölümde de bu vassalığın sona erişi ve Hunların tekrar Asya’da hâkimiyet sahalarını genişleterek yükselmeleri ele alınmıştır. MS 11 senesine kadar devam eden bu süreç ile birlikte Asya Hunlarının “birinci hâkimiyet dönemi” de sona erer.


Onuncu bölümde Hunların kültür ve teşkilât yapısı hakkında bilgi veren Ercilasun, on birinci bölümü de Hunlar hakkındaki müstakil meselelere ayırmıştır. Buradaki hususî konular aynı zamanda yazarın daha önceden yayımlamış olduğu bildiri ve makalelere dayanmaktadır. Bu bölümün haricinde son olarak kitap içerisinde yer alan harita ve tablolara değinmek gerekmektedir. Haritalar, Asya Hunlarının yaşadıkları coğrafyayı okurun daha iyi anlamasını ve yer isimlerinin tarihî coğrafyasının zihninde oturmasını sağlamıştır. Hanedan soyu üzerine hazırlanmış tablolar taht mücadelelerindeki silsilenin, hâkimiyet sembolleriyle yapılan ihsanlar da dönemin teşrifât algısının daha net şekilde anlaşılmasına yardımcı olmuştur.


Mehmet Menderes

45 görüntüleme0 yorum

Son Paylaşımlar

Hepsini Gör
bottom of page