top of page

Sevmek Zamanı Filmini Simgesel Unsurlar Etrafında Okumak

Filmde çalınan “ud” Halil'in aşkını simgeler. Nasıl ki resmi her gördüğünde ona yeniden âşık oluyorsa udun her çalınışında ud onun gönlündeki bam teline dokunur ve ona Meral'i hatırlatır.

 

Sevmek Zamanı filmi yağmurlu bir sahneyle açılır, filmin erkek öznesi boyacı Halil ve ustası, yağmur yağarken boya yapmaya devam eder. Olağan şartlarda yağmurlu havada iç mekân bile boyansa rutubetten dolayı boya yapılmaz. Ancak filmde “yağmur” sembolü ile kahramanın aşkı, aşkın büyüsünü yansıtmak istemiş olmalı ki böyle bir tutum izler. Filme mekân olarak “ada”nın seçilmesi de çarpıcıdır. Ada; inziva/yalnızlık kavramlarıyla birlikte anıldığı gibi, huzur mekânı, ermişliğin basamağı olarak da düşünülmektedir. Nitekim “ada imgesi”nin yalnızlığa göndermede bulunduğunu ifade eden Kerem Gün, “Birçok edebiyat yapıtında yalnızlık, eğer mekânla ifade edilecekse, dört tarafı suyla çevrili bir kara parçasında anlatılmaya çalışılır. Böylelikle başka insanlardan ya da uyarıcılardan gelen sinyaller en alta indirilir ve kişinin yalnızlığı yüceltilir.” diyerek adanın yüklendiği sembolik anlamlarını hatırlatır.[1]



Yalan resimler: Sureti/tabloyu ilk gördüğünden itibaren her gün belirli bir süre seyreden Halil, resmin asıl sahibini görünce ondan kaçmayı tercih eder. Resme âşık olan Halil hayalindeki Meral ile gerçek Meral’i karşılaştırınca canlı gördüğü Meral’i beğenmez ve ondan kaçar. Bu kaçış, Halil’in büyünün bozulmasından endişe etmesinden ileri gelir. İnsan için aşk büyük ihtiyaçtır, aşk insanı/insanlığı yüceltir; insanlar aşklarındaki yücelikle ermişliğin sınırını zorlarlar. Halil, gerçek kişiye/canlı Meral’e değil de onun suretine âşık olarak idealize ettiği/yücelttiği aşkının önündeki engelleri kaldırmak ister. Meral’e resminle benim arama “Benim dünyama girme!” derken de aşkının büyüsünün bozulmasından duyduğu endişeyi dillendirir. Halil’in “Benim dünyama girme!” şeklindeki sözleri birçok izleyiciye Orhan Gencebay’ın “Benim Dünyam” bestesini hatırlatması olasıdır:


“Sen benim içimde bir korkulu rüya

Her gün sevip sardığım bir hülyasın

Yokluk ateşten gömlek

Sensizlik ölüm gibi

Rüyam, hülyam, benim dünyamsın

Kanımda, canımda, alın yazımda

Bir sen varsın bir de ben şu dünyada.”


Şarkı sözlerindeki “Rüyam, hülyam, benim dünyam” Halil’in düşündeki Meral’in resmini çizişi benzerlik gösterir. Sevmek Zamanı filmi 1965’te çekilmiş, Orhan Gencebay’ın albümü ise 1973’te çıkmıştır. Kesin bir bilgilere ulaşamamakla birlikte Orhan Gencebay “Benim Dünyam” şarkısını bu filmden etkilenip bestelemiş olması da olasıdır.


Meral Adadaki evde Halil’i ilk gördüğünde onun suretine ilgisinden çok etkilenir, ona âşık olur ve Sevişme Yolu, Ovidius adlı eserleri okumaya başlar. Filmin yağmurlu bir gün ile başlamasına dönecek olursak yağmur izlekleriyle Meral’in, Halil’i ne kadar seveceğinin ipucunu verildiği görülür. Meral’in, Halil’in aşkıyla döktüğü gözyaşı yağmurla birleşir ve Meral artık ona sırılsıklam âşık olur. Aslında Metin Erksan, Müşfik Kenter’in kendi sesiyle Halil’i canlandırmasına izin verseydi daha mı etkili olurdu, Müşfik Kenter’in ses dublajına ihtiyacı yoktu diye düşünmeden edemiyor insan. Çünkü sözgelimi onun Orhan Veli’nin şiirlerini okurken ne kadar etkileyici okuduğu, vurgu ve tonlamalara nasıl özen gösterdiğini çoğu izleyici bilmektedir. Müşfik Kenter’in Sevmek Zamanı filminde de sesi kullanmaya özen göstereceğinden şüphe de yoktur. Halil’in Meral’i hemen kabullenmeyişini birçok nedene bağlanabilir. Belki de Halil daha önce bir kadını çok sevdi ama bu karşılıksız aşk onda kadınlara karşı güvensizlik doğurdu. Resmin nasıl olsa ağızı ve dili yoktur. Beni yaralamaz diye resme âşık olur. Filmde çalınan “ud” Halil'in aşkını simgeler. Nasıl ki resmi her gördüğünde ona yeniden âşık oluyorsa udun her çalınışında ud onun gönlündeki bam teline dokunur ve ona Meral’i hatırlatır.

Sabredenlerin aşkı: Meral de Halil de sabrederler. Meral’in sabrı ud enstrümanıyla seyirciye yansıtılır. Ud kelimesi, Arapça “sarısabır” anlamındaki “el-oud”dan gelir.[2] Aşkı uğrunda sabreden Meral, filmin sonunda görüleceği üzere, sandalın içindeki resmi suya atarak, resmin önüne geçerek aşkını Halil’e kabul ettirecektir. Yönetmenin filmde sık sık ud enstrümanına yer vermesi, udu izlek olarak kullanması bu bağlamda yorumlanabilir. Halil’in bıçak bileme sahnesinde de onun sabrına şahit olunur. Meral bu sahnede Halil’in yanına gelip kendini sevip sevmediğini sorar. Halil yine “Ben senin resmine âşığım. Benimle resminin arasına girme!” der. Halil’in bu cevabı bıçak bilediği anda vermesinin sebebi nasıl ki bilenmeyen bıçak kesmez ise Halil de sevilmeden sevmeyeceğini bıçakla Meral’e hissettirir. Bıçak bileme sahnesi, Halil’in Meral’in teklifini hemen kabul etmeyeceğinin işaretidir. Halil gelinlikçide gördüğü cansız mankenle üstündeki gelinliği beraber alır ve âşık olduğu resmi de yanına getirip sandala biner. Çünkü aynı resim gibi cansız manken de ona zarar vermeyecektir. Halil, âşık olduğu resim ve üstünde gelinlik olan cansız mankenle sandalla gezintiye çıkar. Ardından kıyıda üstünde gelinliği ile Meral görünür. Halil’in sabrı ise sandalın kürekleriyle seyirciye yansıtılır. Böylece Halil’in boşa kürek çekmediği anlaşılır. Halil’in sabrı galip gelmiştir, o Meral’in kendisine döneceğini tahmin etmektedir. Halil, kıyıya Meral’in yanına yönelir. Meral, sandala biner ve resmi ve cansız mankeni suya atarak Halil’in gerçek âşık olduğu kişiyi ona göstermek ister. Ancak Meral’in diğer aşığı onları sandalda görür ve öldürür. Ölüm bile bu âşıkları ayıramaz. Filmin sonu masalları ve geleneksel halk hikâyelerini andırır.

[1] http://www.gercekedebiyat.com/haber-detay/metin-erksani-sevmek-zamani-kerem-gun/2978. [2] https://www.milligazete.com.tr/yazdir/1075114. Aslan Muhammet Çevik

498 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör