Modern ve geleneksel imgelerin iç içeliğiyle süslü ve yeni bir biçim arayışının hâkim olduğu bu eser, romancı Menteş’in şiirsiz olmaz, diyerek çıktığı bu yolda, şiiri de kendine en güzel şekilde dert edinebildiğini bize açık şekilde göstermektedir.
Murat Menteş’in Hayatı, Edebî Kişiliği ve Eserleri
Murat Menteş 21 Eylül 1974’de İstanbul’da doğar. Bir süre İstanbul Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi’ne devam etse de eğitimini tamamlayamaz. Yaşantısı hakkında hiçbir mecmuada ayrıntılı bilgi bulunamayan yazarın kendisi hakkındaki bilgilere kitaplarının girişinde yer alan kısımlardan ulaşılır. “Yazar evli olup kendisi ile yaptığımız röportajda; ‘Kişisel konulara girmek istemiyorum. Hepimiz bu hayatın içinde, bu sokaklardan, caddelerden geliyoruz işte. ‘Şeklinde kısa bir cevap vererek hayatı ve yaşantısı ile ilgili sorularımıza cevap vermek istemez.” (Saltan,2017). Yazarın hayatı ilk romanı olan Dublörün Dilemması adlı eserde bisiklet tamiriyle uğraştığı, amatör boksla ilgilendiği, yediği dayaklar dayanılmaz bir raddeye gelince, ringlere veda edip şiir yazmaya koyulduğu şeklinde anlatılır. Doksanlı yılların başlarında ilk şiirleri Yedi İklim ve Broy Dergisi’nde yayınlanır. İlk şiir kitabı Kuzgunun Gölgesi 1999 yılında yayınlanır. Kuzgunun Gölgesi, Yedi İklim tarafından basılır. Deneme kitabı Kaosa Mütevazı Bir Katkı 2001 yılında çıkar. Aynalı Barikatlar 2003’te yayımlanır. İlk romanı olan Dublörün Dilemması 2005’te İletişim yayınlarından çıkar. 2009’da çıkardığı Korkma Ben Varım, Türkiye Yazarlar Birliği tarafından düzenlenen “Yılın Yazar, Fikir Adamı ve Sanatçıları” ödülleri töreninde roman dalında ödüle layık görülür Son şiir kitabı olan Garanti Karantina 2010 yılında SEL Yayıncılık tarafından yayımlanır. 2012 yılında Evliya Çelebi ve Ölümsüzlük Suyu adlı senaryosu beyaz perdeye aktarılır. 2013 yılında Ruhi Mücerret romanını, 2018 yılında ise son romanı olan Antika Titanik’ i April Yayıncılık basar. Ayrıca 2018 yılında Kız Meselesi adlı senaryosu da izleyicilerle buluşur.

Asım Bezirci İkinci Yeni Olayı’ndan Hareketle Garanti Karantina’ da İkinci Yeni Etkisi
İkinci Yeni: İkinci Yeni 1954’ten sonra filizlenmeye başlayan bir şiir hareketidir. Garip akımının şiir anlayışına tepki olarak doğmuş ve büyük bir şair topluluğu tarafından benimsenmiştir. Öncüleri; Oktay Rıfat, İlhan Berk, Turgut Uyar, Edip Cansever, Cemal Süreya, Sezai Karakoç, Ece Ayhan, Ülkü Tamer, Tevfik Akdağ, Yılmaz Gruda gibi şairlerdir. Söyleyişteki rahatlığın şiir dilini zorlamayı, anlaşılırlık yerine anlamca kapalılığı, somuta karşılık soyutlamayı getirip halk şiirine sırt çevirir. İkinci Yeniciler için önce biçim gelir. Cemal Süreya “Biçimi önemsiyoruz, bunu da gerekli görüyoruz.” der. Muzaffer Erdost “İkinci Yeni” ismini “Pazar Postası “ dergisinde 1956 yılında ilk kez kullanır.
Garanti Karantina
Garanti Karantina, 2010 yılının Şubat ayında yayımlanan içerisinde Murat Yılmaz’ın desenlerinin de yer aldığı post modern şiir kitabıdır. Bu kitaptan bazı dizeleri Asım Bezirci’nin İkinci Yeni Olayı adlı eserinde saptadığı 13 maddeden yola çıkarak inceleyelim.
Gelenekten Kopma: İçerik ve biçimce Türk şiir geleneğinden bağları koparmak.

“Gece bu, dikenli tellerdeki salıncak dünyadaki karanlığa doğru uzayan bıçaklarla dolu bir pazar/ kurak bir alışveriş kurbanlarla kumalar arasında” … (Karabuğday, s.47)
Şair bu dizelerinde sözdizimini Türkçesiyle zorlayarak anlaşılma kaygısı gütmeden, ölçüsüz bir üslupla, dikenli tellerdeki salıncağın dünyadaki karanlığa doğru uzayan gece olduğunu, sırta yenilen bıçaklarla dolu bir pazar gününde, kurak(tükenmiş) bir alışverişin insanların kurbanları ve kumaları arasında yapıldığını söyleyerek, gelenekten koparak, dile getirmiş.
Biçimciliğe Kayma: Biçimi içerikten üstün ya da ayrı görmek, ona öncelik tanımak.
“[Muhalefet vitamini ve ham devlet sırlarını anestezi kokteyliyle yutan o körkütük liberaller şans getirsin diye mi tükürdüler paspasa?]” (İllegal caka, s.37)
Şairin bu dizeleri şiirin dış yapısındaki farklılıktan ve ona tanınan öncelikten dolayı biçimciliğe kayma örneği olarak ele alınabilir.
Değiştirim: Dilde değiştirimlere gitmek. Birbiriyle ilgisiz ya da az ilgili sözcükleri yan yana getirmek.
“Avarece girdim riske, konjoktüre çektim rest, asayişi bullak oldum, filinta gibi nakavt; legal forsum cıvıyor, gönlüme santral şart Dikkat dikkat, her aşık otodidakt!” ( Garanti Karantina, s. 9)
Şair kitabının ilk dörtlüğü olan bu dizelerinde yaygın konuşma diline sırt çevirir, soyut bir dile ulaşmaya çalışırken, Türkçe’nin yapısını zorlar, birbiriyle ilgisi az sözcükleri yan yana getirirken, anlam dışı ve gerçeküstüne benzer yeni bir şiir dili oluşturur, İkinci Yeni izlerini bize gösterir. Bu sebepten değiştirim özelliği başlığı altında söz konusu dörtlüğü de ele alabiliriz.
Karıştırım: Anlatımda karıştırımlara başvurmak. Bunun için duyular ya da algılar birbirine karıştırılır.
“Allah’ım kaderimde anarşi ve protesto antidepresanlar ve içi boş bir gardırop ne de çok yer kaplıyor mesela Al Pacino yardımın gerekiyor Kadıköy’deyim stop” (Deplasmanda Plasebo, s. 11)
Şairin bu dizeleri şiirinin ilk dörtlüğüdür. Bir algının yerine diğeri koyulur, işaret edilir. Değişik imgeler ve karşıt duyumlar arasında eşitlik kurulduğundan ve sözlerine cevap beklendiğinden, konu bütünlüğü olmayıp diğer dörtlüklerle de çağrışım yapılarak anlamları harmanlanmış dörtlüğü karıştırım maddesi bağlamında ele alabiliriz. Deplasmanda Plasebo şiiri Kaan Boşnak tarafından bestelenmiş, dinleyiciye sunulmuştur. Sözlerin müzikalitesi yüksek olduğundan ve yer yer dinî yer yer post modern imgeler barındırdığından dolayı da 2018 yılında sevilen, akıllarda kalan bir şarkı hâline gelmiştir.
“Kinayeli feryatlarla gelme aşka ne güne durur Mozart? Şefkat iç, hasret solu, merhametten çek bir fırt; Sevgiliyi tırnaklı bitkilerle tabiat maketleriyle şaşırt Ya da durma sen de felçli bir aşık gebert!” (Garanti Karantina, s: 9)
Şair bu dizelerinde de “şefkat içmek, hasret solumak” ifadeleriyle duyuları birbirine karıştırarak yalnız anlamı, anlamsız görüneni, rastgele çizilmiş gelişigüzel satırların arasından işaret ederek bize vermiş, anlamlandırmıştır.
Özgür Çağrışım: Özgür çağrışım yöntemini kullanmak. Bunun için ırak ya da kopuk çağrışımlarla çalışılır. Çağrışımlar arasındaki bağ iyice gevşetilir ya da kesilir.
“Soğukkanlıyımdır genellikle. Caddeleri kellelerle donattığımda şıppadak cilveleşir, evcilleşirdi hatta bıkkın hippi, tüccar molla, ayyaş gerilla.” (İbretlik libretto, s: 51)
Şairin Muhsin Ünlü’ye ithaf ettiği bu dizelerinde çağrışım öne alınarak “bıkkın hippi, tüccar molla, ayyaş gerilla “ sözcükleri karşıt hale getirilmiştir. Her kelimenin bir anlamı ve çağrışımı olup (bir) diğer kelime ile karşıt durumda olduğundan bu madde bağlamında bu dörtlük ele alınabilir. Soyutlama: Soyutlamaya yönelmek. Bunun için parça bütünden, tekil çoğuldan koparılır.
“Pekala, yanılmışım fakat isabet olmuş: Taziyeye giden bir ağır hasta gibi imgesel rehineler, simgesel değiş tokuş… Kainatı görmezden gelemezsin ki?” (Seksapel seksen papel, s. 31)
Şair bu dizelerinde genel geçer çehresini belirleyen yer ve topluma küçük çaplı eleştiride bulunup tekilden çoğulu ayırarak “taziyeye giden ağır bir hasta gibi” kendisini dış dünyadan soyutlamış ayrıca parçayı bütünden koparmıştır. Bu bağlamda dörtlüğü soyutlama maddesi başlığı altında ele alabiliriz. Anlamsızlık: Anlamdan uzaklaşmaya yönelmek. Bunun için anlam bazen ya geriye itilir ya da atılır. Konu olay ve hikâyeden sıyrılmaya uğraşılır.
“Sana bir matrakdidiştenfıs geçeyim mi?
Yampiri vampirleri nasıl nalladık bicili Drakula fideliğini neyle mi biçtik, klonlanmış KingKong’ların yoklayarak ödünü interaktif öpücük ehlini ne biçim haşat ettik, bir pençe darbesiyle şalteri indirerek adrenalin kazanını kaç yıl kaynattık… buracıktaşarkılasam yeri mi?” (Asparagas flashback, s.60)

Şair bu şiirinde kasıtlı bir anlamsızlığı anlamlı hale getirerek okuyucularına sunar.
Yer yer düşündürüp yer yer imgeleyen şair şiirin dinamiğini okura kusursuz hamlelerle sunmayı başardığından anlamsızlık maddesi başlığı altında bu dizeleri ele alabiliriz. İlhan Berk’ e göre: “Bir şiirin güzelliği anlama bağlı değildir.” Eğer bir anlamı olursa, bir düşünceyi içerirse bu rastlantıyla olur: “Şiirin anlamleyin ilkelerinden biri de rastlantıdır. Örnek olarak bütün surrealiste’leri göstermek isterim./ Rastlansallığı hele düşünce rastlansallığı başköşeye koymalı. İmgerastlansallığı bilinen bir şey. Asıl şaşırtıcı olan düşünceden gelen rastlansallıktır.(…) Ben başıboşluğu, bir sözün bir sözü tutmamazlığını arıyorum.” (Varlık, 15.2.1960/ Dost, Şubat 1962)
İmgeleme: İmgeyi içeriğin üstüne çıkarmak ya da dışına kaydırmak. Bunun için imge anlamın önüne ya da yerine geçirilir, gerçeklikle imge bağlantısı gevşetilir ya da koparılır, karşıt ya da uzak çağrışımlı imgeler kurulur.
“İki kaos finalisti, majör aşka çarpmıştık; Mikail’in avcunda toz olurken yaz, derdim: Vicdan azabı depoladım. Derdin: Zülfikar’la harakiri yapılmaz.” (Gencebay’ın şarkısında Allah lafzı geçiyordu ve sen, s.13)
Şair bu dizelerinde soyutlamalarını imge yardımıyla gerçekleştirerek, imgeyi içeriğin üzerine çıkarır. Anlamdan uzaklaşarak, okuyucunun beklediği coşkuyu görüntüye bağlar. Menteş’in şiirdeki başarısını üst düzeye çıkaran imgeleme yöntemini bu dörtlüğünde açık bir şekilde görerek, imgeleme maddesi başlığı altında ele alabiliriz.
Us Dışına Çıkma: Akıl dışına yö