top of page

Kanlı Bir Pazartesi Sabahı: Kırmızı Pazartesi

Marquez'in Kırmızı Pazartesi isimli 1982 Nobel Ödülü sahibi bu romanı, herkesin bildiği kanlı bir şekilde sonlanarak pazartesi sabahına rağmen kimsenin olayların akışını değiştirmek için harekete geçmemesini konu ediyor.


 

Sadece ülkemizde değil, dünyanın birçok ülkesinde oldukça ünlü bir üne kavuşan Gabriel Garcia Marquez'in Kolombiya'da doğduğu bilinmektedir. 1928 yılında dünyaya gözlerini açan yazar uzun yıllar boyunca gazetecilik de yapar. Büyülü gerçekçilik akımının en tanınan yazarlarından biri olan Marquez Kırmızı Pazartesi isimli eserinde Santiago Nasar isimli karakterin son günü üzerine odaklanıyor. Santiago Nasar'ın son günü olduğu eserin ilk cümlesi olan "Santiago Nasar, onu öldürecekleri gün, psikoposun geleceği gemiyi karşılamak için saat sabah 5.30'da kalkmıştı." cümlesinden anlaşılıyor. Okuyucu daha okuduğu ilk satırda olay örgüsünün en heyecan verici, en doruk noktasıyla yüzleşiyor. Ana karakter ölecek ve bu ölüm onun psikoposu karşılayacağı gün gerçekleşecek.



Bu ilk cümlenin devamında, olayın anlatıcısının olayın üzerinden yıllar geçmesinin ardından o uğursuz pazartesi gününde yaşananları, olayların nasıl geliştiğini anlatmaya başladığı görülür. Nasar'ın annesinden tutun, hizmetçilerine, o gün onu gören herkesin konuya ilişkin belirtebileceği birkaç görüş vardır. Aslında herkes onun o gün öldürüleceğini bilmektedir ama kimse bu durumu değiştirecek bir şey yapmamıştır. Nasar'ın yirmi bir yaşında ince uzun boylu, soluk tenli, kıvırcık saçlı genç bir adamdır. Babası ölmüş, annesi ile birlikte yaşamaktadır. Küçük yaştan itibaren avlanmayı, şahin eğitmeyi, silah kullanmayı babasından öğrenen Nasar, babasının ölümünün ardından çiftlik işleriyle kendisi ilgilenmeye başlar. Öldürüldüğü o gün ketenden beyaz bir giysi vardır üzerinde, tıpkı insanlar ölünce sarılan o beyaz kefen gibi. Eserin ilerleyen satırlarından da anlaşılacağı gibi uyandığı o gün attığı her adım, yaptığı her seçim onu ölümüne götürmektedir. Tıpkı normalde mutfağın arka kapısını kullanarak indiği limana katillerinin beklediği ön kapıdan çıkarak gitmeye karar vermesi gibi...


O gün kendisine kurulan komplo birçok şekilde kendisine haber verilmeye çalışılsa da bundan haberi olamayan Nasar'ı Pedro ve Pablo Vicario kardeşler öldürür. Nasar'ı öldürmemek için bir gece önce ve öldürecekleri sabah Nasar'ı görünceye kadar onu öldüreceklerini gördükleri herkese söyleyen bu kardeşler yine de onu öldürürler. Söylenen sözler yerine getirilmelidir, kasabadaki herkes de bu olayı bilmesine rağmen, bu durumu önlemeye yönelik atılan birkaç küçük adım kaderin ağlarını örmesine engel olamaz. Öyle bir ağ örülür ki Nasar'ın etrafında, o ağ sonunda onu yutar ve tam beklendiği gibi ölür. Bu yönüyle bir nevi Antik Yunan mitlerini hatırlatır aslında roman. Büyülü gerçekçilik akımının etkisinde yapılan tasvirler, yapılan tesadüfi seçimler de olayı gerçek olamayacak bir şey, adeta bir rüyaymış gibi gösterir zaten. Ama yine de Antik Yunan mitlerinde olduğu gibi gerçekleşmesi gereken şey toplumun kendi içerisindeki normlarını yıkmamasından ötürü, yüzyıllarca oturan kuralların sürekliliğinin devam etmesinden ötürü kaderin önüne geçilemez. Nasar ölür, onu öldürmek istemeyen ikizler öldürür. Toplumun töresi ve âdeti yerini bulur. Yine de herkes bu durumdan oldukça irkilir.


Sonunda olacakları en başından bilmenize rağmen bu roman sizin yüzünüze adeta serin bir rüzgar gibi çarpabilir. Tıpkı işlenen cinayetin sonunda herkesin yüzüne çarptığı gibi. Herkesin bir şeyleri sorgulamasına sebep olur. Toplumun sahip olduğu normların ve törelerinin değişmemesinin arkasında, bir şeyleri değiştirmek için harekete geçmesi gereken kişilerin bunu gizli saklı, fark edilmeden yapmaya çalışmalarının da etkili olduğunu görürüz. Nasar'ın evinin bahçesine atılan taşa sarılan ve her şeyi açıklayan kağıt yerine olayı gerçekten engellemek isteyen biri evine gidip yüzüne söyleseydi bu cinayet yine de işlenir miydi? Marquez'in sürükleyici bu kitabını okuyup bitirdiğinizde birçok şeyi sorgulayacaksınız ama kitabın neden Nobel ödülü aldığını sorgulamayı düşünmeyeceksiniz. Okumayanlar için çok fazla detaya girmek istemediğim bu kitap, size keyifli ve ilginç birkaç saat yaşatacak. Okuduktan sonra deneyimlerinizi yorumlarda paylaşmanız harika olur. Siz bu kitabı okuduktan sonra neler düşündünüz?

160 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör
bottom of page