top of page

Kaan Murat Yanık ile Söyleşi

Bazı öyküler vardır ki bir anı şerh eder ve o kısacık zaman dilimi için vardırlar. Fakat bazı öyküler dişidir sürekli doğurmaya, saçaklanmaya, büyümeye meyillidirler.

 

Farklı türlerde eserler vermiş bir yazar olarak son dönemlerde romana ağırlık verdiğinizi görmekteyiz. Bunun nedeni roman türünde daha başarılı olduğunuzu düşünmeniz mi yoksa roman yazarken kendinizi daha özgür hissetmeniz mi?


Roman benim için başka bir âlem. Özgür hissetmenin de ötesinde bir hisle muhatap oluyorum yazarken. Sanırım en büyük sebep bu… Kendi zamanımda yaşıyorum, ki bu zaman zembereği, rakamları, akrep ile yelkovanı olmayan; şimdi ile geçmişi aynı kutuya yerleştirebilen bir güç.


Okur gözünde roman türü, öyküye göre daha çok ciddiye alınıyor. Peki, sizin için öykü ne ifade ediyor? Öykü ile roman arasında nasıl bir ilişki var?


Bir zamanlar öykü üzerine çok kafa yorardım. Fakat hem okurken, hem yazarken öykünün ince duvarlarına çarpardım. O duvarları evvela yumruklamaya, sonra delmeye en sonunda üstünden uçarak geçmeye karar verdiğim an romanın uçsuz bucaksız bahçesinde buldum kendimi. Bazı öyküler vardır ki, bir ânı şerh eder ve o kısacık zaman dilimi için vardırlar. Fakat bazı öyküler dişidir sürekli doğurmaya, saçaklanmaya, büyümeye meyillidirler. Öyküden romana geçiş anı ikinci tip öyküler için söz konusu.



Bir yazar için öykü, romana geçiş için bir basamak olabilir mi?


Pek tabii... Günümüz edebiyat dergileri hakkında neler düşünüyorsunuz? Özellikle de gençlerin, popülist dergilere bu denli rağbet görmesini neye bağlıyorsunuz?

Olumlu şeyler düşündüğümü söyleyemem. Bu tip dergileri edebiyat dairesinin dışında tutuyorum. Benim için markette satılan herhangi bir üründen farksızlar.


Yazarlık atölyeleri hakkında neler düşünüyorsunuz? Yazarlık atölyelerde öğrenilebilir mi?


Yazarlık öğrenilebilir bir şey değildir kanımca. Fakat yazar adayının istidadı varsa, bu atölyelerde tekniği, kuramı, dili öğrenebilir. Şüphesiz ki nitelikli atölyeler için söylüyorum bunu. Belediyenin açtığı atölyelerinden öğrenilen yazarlık başka bir şey.


Yazarlığın yanı sıra Divan Edebiyatı üzerine de akademik çalışmalar yapıyorsunuz. Bu durum üslubunuzu etkiliyor mu? Akademik dil ile edebî dil arasında bocaladığınız oldu mu?


Akademiyle aram pekiyi değildir doğrusu. Kendimi bildiğim günden beri sınırlandırılmış olan sahalardan, ezbere fikirlerden kaçtım. Bu sebeple bocalama gibi bir durum söz konusu olmuyor. Ben Divan Edebiyatı’nı ve Doğu felsefesini üniversitelerin, akademinin çok dışında kutsal bir yerde tutuyorum.


Belirlemiş olduğunuz bir okuma düzeniniz var mı? Yani, bir sonraki okuma kitabınız şu an için bir muamma mı yoksa bir kitap listeniz mevcut mu?


Genellikle bir doğu ardından bir batı yazarı okuyorum. Ama roman için araştırdığım konunun çizgilerini tayin etmişsem bunu bir disipline oturtuyorum.


Son dönemlerde özellikle genç yazarlardan dikkatinizi çeken birileri var mı?


Açıkçası pek takip ettiğimi söyleyemem. Ama çok iyi yetenekler olduğunu dostlarımdan duyuyorum.


Bize vakit ayırdığınız için çok teşekkür ederiz.


Asıl ben teşekkür ederim.


Çolpan Ay

26 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör