top of page

Folklor/Halkbilimi Üzerine


Halka dair bütün ürünleri inceleyen bir bilim dalı olan folklor/halkbilimi buna rağmen halk tarafından fazla bilinmeyen bilim dallarından biridir. Bu nedenle bu yazıda halkbiliminin ne olduğu ve inceleme alanı üzerinde duracağız.

 

Türk Dil Kurumu güncel Türkçe sözlüğüne göre Fransızca folklore kelimesinden dilimize geçen folklor sözcüğü halkbilimi anlamında gelmektedir. Zaten kelimenin kökeninde yer alan "folk" kelimesi halk anlamına geliyorken "lore" kelimesi bilim anlamına gelmektedir. Adından da anlaşılacağı üzere bu bilim dalının incelediği her şey halka dayanmaktadır. Türk Dil Kurumu güncel Türkçe sözlükte bu bilim dalının tanımı şu şekilde yapılmaktadır: "Bir ülkede yaşayan halkın kültür ürünlerini, sözlü edebiyatını, geleneklerini, törelerini, inançlarını, mutfağını, müziğini, oyunlarını, halk hekimliğini inceleyerek bunların birbirleriyle ilişkilerini belirten, kaynak, evrim, yayılım, değişim, etkileşim vb. sorunlarını çözmeye, sonuç, kural, kuram ve yasaları bulmaya çalışan bilim dalı, folklor, halkiyat."


Bu tanım aklımıza cevaplanması gereken başka bir soruyu getirir; halk nedir?


En geniş tanımıyla halk; en az iki kişiden oluşan, ortak bir paydaya sahip olan topluluktur. Bu ortak payda; din, dil, ırk, meslek, coğrafya vb. her şey olabilir. Önemli olan ortak paydaya sahip olan bireylerin ürettikleridir. Örnek vermek gerekirse meslek gruplarının kendilerine ait bir folkloru vardır, mesleklere göre kullanılan dil, anlatılan fıkra vb. anlatılar, giyim tarzı vb. şeyler değişmektedir. Aynı şekilde çocuk folklorundaki malzemelerle (kullandıkları dil, giysiler, oynadıkları oyunlar, kendi aralarındaki kurallar vb.) ile yetişkin folklorundaki malzemelerin aynı olmasını bekleyemeyiz. Burada ortak paydaların değişmesine rağmen her birinin folklorun alanı içerisinde değerlendirilmesi ve araştırma sahası içerisinde olması, alanın ne kadar geniş olduğunun da göstergesidir.


İlk defa İngiltere'de William John Thoms tarafından Athenaeum dergisinde ortaya konulduğu kabul edilen folklor terimi, Türkçe'de halk bilgisi, halkbilimi, halkiyat gibi terimlerle ifade edilmiştir. Günümüzde sıklıkla kullanılan kavramların folklor ve halkbilimi olduğu görülmektedir. Folklor denilince aklımıza genellikle bilim alanı olarak halkbilim değil de geleneksel halk oyunları akıllara gelmektedir. Bu durumun en temel sebeplerinden biri terimin Türkiye'de ilk defa kullanıldığı zamanlarda alanın incelediği şeylere dair verilen örneklerden birinin raks (dans) olmasıdır. Bu durum da bizi bir başka soruya götürmektedir; halkbilimi/folklor neleri inceler?


Sözü edilen Athenaeum dergisinin 1846 yılına ait kapak görseli. Kaynak; Wikipedia


Yukarıda Türk Dil Kurumunun açıklamasına yer vermiştik. Aslında o açıklama halkbiliminin inceleme alanına dair bize önemli ipuçları vermektedir. Halkbiliminin en temel malzemesi halktır. Halkın kullandığı takvim; anlattığı hikâyeler, oynadığı oyunlar, neye inandığı, ne giydiği, giydiklerini nasıl ürettiği, ne yiyip içtiği ve bunları nasıl ürettiği, ortaya koyduğu sanat ve zanaatler, bu zanaat ve sanatlarda kullanılan malzemeler ve bunların üretilme süreçleri, kullandığı dil, yaşadığı ev ve mimarisi, halk hekimliği, doğum, ölüm evlenme gibi geçiş ritüellerinde yapılan eylemler, batıl inançlar vb. halka dair her şey bu bilimin inceleme sahası içerisinde yer alır. Bütün bu malzemeler sosyoloji, antropoloji gibi diğer sosyal bilim disiplinlerinde yararlanılarak çeşitli kuram incelenir. İncelenecek verilerin çokluğu ve çeşitliliği bu alandaki yöntem ve kuram çeşitliliğini de beraberinde getirmiştir. Bu bağlamda alanda yapılan çalışmalar; metin merkezli, bağlam merkezli, disiplinlerarası gibi çeşitli şekillerde karşımıza çıkabilmektedirler. Bazen kültürel bir sembolün değişim ve dönüşümü konu alınırken, bazen yaşayan kültürel miraslar karşımıza çıkabilirler.


Bu çerçevede baktığımızda halkbiliminin bir milletin sahip olduğu değerlerin ortaya çıkarılmasında; onların değişim, yayılım ve dönüşümünün incelenmesinde, gelenek ve göreneklerin aktarılmasında, gündelik ve toplumsal hayatta, ürettiğimiz ve tükettiğimiz halka dair her şeyin işlevleri ve bu işlevlerin sonuçlarının ortaya konulmasında önemli roller üstlendiğini görürüz. Halkbiliminin en önemli işlevlerinden biri bir milletin varlığını devam ettirerek tarih sahnesindeki yerini korumasına yardımcı olmasıdır. Bu işleve verilebilecek en güzel örneklerden biri, oldukça dağılarak siyasal şartlar içerisinde varlıklarını, özgürlüklerini kaybetme noktasına doğru ilerleyen Finlerin Elias Lönnrot tarafından köy köy gezilerek derlenip daha sonra yazıya geçirilerek birleştirilen Kalevala destanının, Finlerin bağımsızlıklarını tekrar kazanmasında oynadığı roldür. Bu yüzden bu güzel bilimi tanıyalım, bu alandaki makale ve kitapları okuyalım, ve çevremize anlatalım. Böylece bu alandaki çalışmalara dikkat çekerek kültürümüzün devamlılığında rol alırken onu daha iyi tanımış oluruz.


Almira Koç

130 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör