top of page

Açık Kitap: Dede Korkut

Türk toplumu için atın bütün uzuvlarının görevi açık ve nettir. Türk şiiri bağlamında ise at ayakları ve yürüyüşü ile önemlidir. Aliyev’e göre Türk şiiri şekillenişini atın ayaklarına ve yürüyüşüne borçludur.

 

Bilindiği üzere Dede Korkut; Oğuz boylarını tanımak, tarih, kültür, coğrafya ve medeniyetlerini öğrenmenin yanı sıra Türk dili ve edebiyatı için de önemli bir kaynaktır. Dede Korkut üzerine farklı alanlarda okumalar yapılmıştı. Kamran Aliyev ise Açık Kitap: Dede Korkut’u yazarak Dede Korkut metnini halk bilimi çerçevesinde inceliyor.


Bir metni incelemek için öncelikle metni tam olarak okumak ve anlamak gerekmektedir bu sebeple Dede Korkut üzerine yapılmış çalışmalar daha çok dil bilimciler tarafından hazırlanmıştır. Bugün hâlâ Dede Korkut metninin farklı okunuşları üzerine tartışmalar olsa da bu diğer disiplinlerin metni inceleyemeyeceği anlamına gelmez. Aliyev’den önce Gizli Kitap: Dede Korkut eserinde Kamal Abdulla, Dede Korkut metnini incelemiş ve metni bir edebiyatçı gözüyle ele almıştı. Aliyev, Abdulla’nın “gizli kitap” yani aydınlatılması gereken noktalar olduğu düşüncesine katılmaz, o metnin için gizli bir tarafı olmadığını, aslında her şeyin açık olduğunu savunmaktadır.


Aliyev, eserin “Etnopoitika Kavramı” adını taşıyan ilk başlığında etnopoitika kavramı ve etnopoitikanın yazılı edebiyat ve halk yaratıcılığı örnekleriyle arasındaki ilişkiden bahsetmektedir.

“Çift Mısralı Şiir”, “Çift Mısradan Bende Geçiş”, “At Yürüyüşü ve Şiirin Yapısı” gibi bölümlerde Türk şiirinin doğuşunu anlatılmakta. Aliyev’e göre şiir türleri birbirinden türemiştir ve mani, tuyuğ, okşama, sayacı, holavar gibi türler yapı bakımından birbirinin devamı ve eşdeğeridir hatta cığalı cinasın, farklı kullanılmış cinas türünün ilavesi olduğuna hiçbir şüphesi yoktur. Koşma ve semaiyi birbirinden ayıran tek özelliğin mısra sayısı olduğunu söylemektedir. Koşma ve semaiyi “büyük ve küçük kardeşi” olarak nitelemektedir.


Aliyev’e göre en eski ve ilk Türk şiiri çift mısralı şiirdir. Bunu hece vezninin de desteklediğini söylemiştir. Dede Korkut’ta çift mısralı şiirin yeterli derecede bulunmadığını belirtirken bunun sebebinin bizim şimdiye kadar nesir olarak kabul ettiğimiz parçalarda gizli olduğunu savunmaktadır.


Kanaatimizce eserin en dikkat çekici başlıklarından biri “At Yürüyüşü ve Şiirin Yapısı”dır. Bu başlık altında yazar şiir yapısını, toplumun tabiatı ile ilişkisini anlatıp “Eski Türk şiirinin bedii kaynağı ve bu mânâda şartı olarak, totemi at’tır.” der. Türk toplumu için atın bütün uzuvlarının görevi açık ve nettir. Türk şiiri bağlamında ise at ayakları ve yürüyüşü ile önemlidir. Aliyev’e göre Türk şiiri şekillenişini atın ayaklarına ve yürüyüşüne borçludur. Aliyev bu noktadan sonra atın yürüyüşleri ile Türk şiirinin yapısı arasında bağlantı kurar. Rahvan yürüyüşü çift mısra, çarpmak yürüyüşü dörtlük, yortmak yürüyüşü çapraz kafiye sistemi ile örtüştürür. Halk bilimi metinlerde mâni kelimesinin eş anlamlısı olarak “bayat” kelimesinin verilmesini etimolojik ve semantik olarak at kültü ile bağdaştırır. Basat’ın Tepegözü öldürdüğü boyda; iki ihtiyarın atlanıp haber vermesi örneği ile iki atın yan yana gitmesi tasavvuru ile çift bent “iki dörtlük” oluşabileceğini söyler. Böylece Türk toplumunun sadece hayat tarzında ve kahramanlıklarında değil, şiirinin oluşumunda da ata borçlu olduğu sonucuna ulaşır.


Şiirin yapısının ardından “Birinci Boy: Doğuş ve Yeniden Doğuş” başlığı ile Dede Korkut metni açıp bağlantılar kurarak eseri “her şey açık” hâle getirmiştir. Aliyev, ilk boyun doğuş boyu oluşunun tesadüfi olmadığını savunur çünkü ona göre ilk boy Dirse Han oğlu Boğaç Han’ın doğuşu ile birlikte, birinci boy yani destan da doğmaktadır. Boydaki Boğaç Han ile ilgili doğma eylemi üç kez tekrar eder: Anadan doğmak, ad almak, ölümden kurtulmak. Babası Dirse Han iki kez doğar (oğlu doğduğunda, oğlu kendisini esaretten kurtardığında), annesi iki kez doğar (oğlu doğduğunda ve oğlunu kendi sütü ile iyileştirdiğinde). Bu boy kendini doğum ile takdim eder ve destanın doğuş boyuna dönüşür. Bu birinci boyda Dede Korkut’un gelip isim vermesi yazara göre boydaki en önemli olaydır. Dede Korkut, Boğaç Han boğayı yıktığı için herhâlde bu adı verir. Ad vermenin arkasındaki kahramanlıkla bağlantısı olması gerektiği kanısındadır.


Aliyev, “Burla Hatunun Statüsü” başlığındaki Boyu Uzun Burla Hatun’dan başlayarak Oğuz boylarındaki hanımların adları ile boy içindeki statüleri arasında bağlantılar kurup hanımların isimlerindeki aliterasyona da dikkat çekmiştir. Boyu Uzun Burla Hatun’un adına Salur Kazanın Evinin Yağmalandığı Boya kadar sadık kalınmışken Selcan Hatun’un adı “Sarı Donlu Selcan Hatun” beş defa, “Sarı Elbiseli Kız” beş defa ve “Selcan Hatun” olarak on kez tekrar eder. Aliyev bu iki Oğuz hanımını karşılaştırarak bunun sebebini cemiyetteki yerlerine bağlamıştır. Çünkü Boyu Uzun Burla Hatun, Bayındır Han’ın Kızı ve Kazan Han’ın eşidir. Selcan Hatun ise sadece Trabzon Tekürü’nün kızıdır. Selcan Hatun “Trabzon Tekürü’nün Sarı Donlu (Elbiseli) Kızı” başlığında tekrar ele alınır. Bu defa neyi temsil ettiğine değinilir.


Destandaki diğer bir statü değerlendirmesi ise Uruz ile ilgilidir. Uruz neden üç boyda görünür ve Uruz’un destanın poetikası ile ilişkisi nedir? Uruz’un esir düşmesi ya da düşmana mağlup olması neden bu kadar dikkat çekmiştir? Diğer destan kahramanlarına bir yiğitlik göstermesinin ardından Dede Korkut ad vermişken Uruz’a neden ad vermez? Uruz ve babasının ilişkisi nasıldır? Bu sorulara Aliyev eserindeki “Destanda Uruz’un Yeri”, “Uruz’un Şeceresi”, “Soy Statüsü”, “Dede Korkut Uruz’a Neden Ad Vermez?”, “Uruz’un Mağlubiyeti?”, “Babalar ve Oğullar” başlıkları altında tek tek cevap arar ve “Çünkü Uruz, Kazan Han’ın oğlu, Bayındır Han’ın torunudur.” der.

Yazar, Oğuz hanımlarının birbirleri ile karşılaştırarak ve bağlantılar kurarak portrelerini çizdikten sonra “Portrenin Aslı (Orijinali)” kısmında Oğuz yurdunun hanımlarının betimlendiği kısımlarda elma yanak ile ilgili olan teşbihin bazı farklılıklarla aynen tekrarlandığını söyler ve “Güz almasına benzer al yanaklum!” – Bu, Dirse Han’ın hanımına aittir. “Güz alması gibi al yanağun yırtdun mu, kız?” – Bu, Banu Çiçek’e aittir gibi örnekler verir.


Metinde üç ve altı rakamları “üç yüz yiğit”, “üç yüz kâfir”, “üç yüz altmış altı alp”, “on altı bin kara donlu kâfir”, “kâfirin altmış arşun kameti” gibi örneklerde de görüldüğü üzere sıklıkla tekrar etmektedir. Aliyev, üç ve altı rakamlarını ve onların katlatından oluşan rakamların kişilerle ilişkisini ve kimleri sembolize ettiğini “Rakamların Armonisi: Üç ve Altı”da açıklamıştır.

Dede Korkut’da bilindiği üzere bütün kahramanlar kâfirler ile veya diğer Oğuz boylarının beyleri ile mücadele içindedir. Yalnızca Deli Dumrul Azrail ile Basat ise Tepegöz ile savaşır.

Aliyev, Deli Dumrul’un destandan kopuk olduğu fikrini reddeder. Onu destandaki diğer kahramanlarından ayıran özellikleri, Dumrul’un “Deli” unvanının destan poetikasındaki yerini, destandaki diğer delileri, kuru derenin başında beklemesinin sebebini ve Deli Dumrul’un yalnızlığını anlatır. Yazar, Tepegöz Boyu’nu mitoloji ve gerçekliğin karşılaşması olarak görür. Tepegöz’ün gerçekliği babasından gelir çünkü babası Sarı Çoban’dır. Mitolojik niteliğini ise peri annesinden yadigâr parmağında taşıdığı yüzüğünde korur. Onun ile mücadele eden hiçbir Oğuz kahramanı onu alt edemez. Basat ise Aruz’un oğlu olması ile gerçekliğe, bir aslan tarafında büyütülmesi ile mitolojiye bağlıdır. Tepegöz’ü de ancak onun gibi mitoloji ile gerçeğin birleştiği Basat öldürür.


Sonuç olarak Aliyev metni 12 ayrı hikâye olarak değil, destan bütünü olarak inceler. Dede Korkut’a bir edebiyatçı gözüyle bakıp yazılan değil yaratılan bir edebî eser olarak Dede Korkut’u ele alır. Eserde, Dede Korkut’u sadece teorik olarak incelemenin yeterli olmadığını metnin içine girmek gerektiğini ve metni kendi gerçekliğinde değerlendirmek gerektiğini vurgular. Eser bu yönleri ile edebiyatçıların da dikkatini çekecektir. Açık Kitap: Dede Korkut’ta ortaya koyduğu önemli tespitlerden biri de metnin nazım olarak yaratılmış olabileceği konusudur. Aynı zamanda Aliyev’in Türk şiirinin doğuşuna ve gelişimine ait verdiği bilgiler de dikkat çekicidir. Açık Kitap: Dede Korkut’ta yazar kullandığı edebî terimleri dipnotlarda ayrıntılı olarak vermesi yönüyle de okura kolaylık sağlamıştır. Eser edebî bir metinin nasıl incelenmesi gerektiğinin de güzel bir örneği olmuştur.


Gülsüm Kuş

32 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör