top of page

Özgürlükten Kaçış ve Dönüşüm

Franz Kafka’nın ilk kez 1915’te “Die Weissen Blaetter” adlı dergide yayımlanan ve orijinal adı “Die Verwandlung” olan eseri, onun en tanınmış öyküsüdür. “Dönüşüm” olarak Türkçeye çevrilen kitap, kumaş pazarlamacısı Gregor Samsa’nın bir sabah böceğe dönüşerek uyanmasıyla başlar ve değişen sosyal ilişkileri ele alır. Bu hafta sizlerle bu eseri Erich Fromm’un Özgürlükten Kaçış Kuramı kavramları ile inceleyeceğiz.

 

‘Bir sabah huzursuz düşlerinden uyanan Gregor Samsa, kendini yatağında devasa bir böceğe dönüşmüş buldu. … ‘Ne olmuş bana böyle?’ diye düşündü.’


Franz Kafka’nın ilk kez 1915’te “Die Weissen Blaetter” adlı dergide yayımlanan ve orijinal adı “Die Verwandlung” olan eseri, onun en tanınmış öyküsüdür. “Dönüşüm” olarak Türkçeye çevrilen kitap, kumaş pazarlamacısı Gregor Samsa’nın bir sabah böceğe dönüşerek uyanmasıyla başlar ve değişen sosyal ilişkileri ele alır. Bu hafta sizlerle bu eseri Erich Fromm’un Özgürlükten Kaçış Kuramı kavramları ile inceleyeceğiz.


Gregor’un aile içerisindeki sorumluluğu geçimlerini sağlamak için para kazanmaktır. Öyle ki bunun için her sabah erkenden hazırlanıp tren istasyonuna gider. İşe gitmek için uyandığı bir gün diğer günlerinden epey farklı başlar. Gregor, böceğe dönüşerek uyanmıştır ama kendisindeki değişikliğin farkında değildir. Fazla uyuduğunu ve uyku sersemliği ile rüya görmeye devam ettiğini düşünerek: ‘… ‘En iyisi biraz daha uyuyup tüm bu saçmalıkları unutmak.’ diye geçirdi içinden.’ Gözlerini tekrar açtığında birçok deneme yapmasına rağmen ona yabancı olan bu bedeni hareket ettirmekte zorlanır ve bedeninde ağrılar hisseder. İşe gitmediğini fark eden firmanın temsilcisi evine gelerek, Gregor’un sabah treniyle neden yola çıkmadığını öğrenmek ister. Firma temsilcisi ve ailesi -her gece odasının kapısını kilitleyip uyuduğu için- Gregor’un odasına giremez kapıdan seslenir. Gregor’un böceğe dönüşmesi işini kaybetme riski ile karşı kalmasından önemli bir sorun değildir. Bu nedenle böceğe dönüşse de işe gitmek için elinden geleni yapmaya çalışır. Gregor’un bedeni değişmiş olabilir, o hala aynı Gregor’dur. Ne yazık ki seslenişleri ve hareket ederek kapıya ulaşma çabaları hem yorucu hem de başarısız olur. Firma temsilcisi için önemli olan vaktinde işe gitmesi ve çalışması olduğundan işine son verir. Gregor, değişim geçirmeden önce ailenin geçimini sağlamakla görevli olduğundan ailede birinci plandaydı ama işini kaybetmesi ailesinin ilgisini de kaybetmesine neden oldu.

Dönüşüm’ü okurken Erich Fromm’un otomaton konformite kavramını hatırladım. Robot uyumluluğu anlamına gelen bu kavram birey için aslında bir kaçış mekanizmasıdır. Birey kendi olmaktan çıkar ve kültürün-toplumun kendisine sunduğu kişiliği benimser. Bu durum bireyin yalnızlık ve güçsüzlük duygularından kaçmasına yardımcı olur. Gregor da ondan beklenenler ile hayatını şekillendirmiş ve ailesini geçindirme görevi ile yaşayan bir adam. Böceğe dönüşmesiyle ondan beklenenleri artık geçekleştiremeyecek olması otomaton konformiteden uzaklaşmasını sağlar. Peki ya insanların yalnızlıktan ve kaygıdan bir robot gibi davranarak uzaklaşması onları özgür yapar mı? Bireyselliğinden vazgeçen kişi kendisini yalnız hissetmez, kaygı duymaz ancak ödediği bedel kendi benliğini yitirmesidir. Belki de Gregor iç dünyasında büyük çatışmalar yaşayıp yüzleşmekten kaçarken -robot uyumluluğu yaşarken- benliğini korumak için dönüşmesi gerekti.



Bu dönüşüm yanında yabancılaşmayı da beraberinde getirdi; kendine ve çevreye yabancılaşmayı. Yabancılaşma felsefe, psikoloji, sosyoloji gibi pek çok alanın konusu olan çok yönlü bir kavramdır. Kişinin kendine yabancılaşması psikolojik olarak kişinin mutsuzluğu ile başlayan ve hayattan kopmaya kadar gidebilecek bir etkiye sahiptir. Bu etki kişi ile başlar, kişiler arasında yayılır ve topluma yansır. Kısacası insanın kendine yabancılaşması sadece kendisiyle ilgili bir durum değildir. Gregor, toplumsal ilişkilerini sağlıklı kuramayan, ailesi tarafından gelir kaynağı olarak görülen ve iş dışında bir sosyal hayatı olmayan bir adamdı ve onun yabancılaşma süreci ailesini de etkiledi.


Erich Fromm, Özgürlükten Kaçış kuramında insanın fizyolojik ve varoluşsal ihtiyaçlarından bahseder. Fizyolojik ihtiyaçlar temel hayvansal ihtiyaçlardan kaynaklanan açlık, susuzluk, cinsellik, savunma gibi ihtiyaçlardır. Varoluşsal ihtiyaçlar ise insanın kendi varlığından haberdar olması, düşünmesi ve imgelem kurmasını içerir. Fromm, ‘insan hem doğanın bir parçası hem de doğadan kopuktur.’ der. Gregor böceğe dönüştüğünde kız kardeşi Grete ilk zamanlar onunla ilgilenir ve yiyebileceğini düşündüğü şeyleri getirir. Gregor, kendisiyle ilgili yeni bir şey fark eder: önceleri yemeyi sevdiği şeyleri sevmez -tıpkı bir böcek gibi- başka yiyecekler tüketir. Grete, onunla ilgilenmekten vazgeçene kadar Gregor fizyolojik ihtiyaçlarını gidererek hayatta kalır. Peki ya varoluşsal ihtiyaçları ne olacaktır?


Erich Fromm kişinin ailesi ile olan ilişkisi karakterini belirlemeyi ve topluma uyum sağlama yollarını öğrenmesine yardımcı olduğunu söyler. Gregor’un dönüşümü ile aile üyelerinin birbirlerine yabancılaşmasına da tanık oluruz. Fromm’un bahsettiği ilişki ihtiyacına, insanın insan olmak uğruna doğadan kopuşu ile ilgilidir. İlişki ihtiyacı çok güçlüdür, bazen sağlıklı bazen de sağlıksız olabilir. Bireyin sosyal hayatı ilk olarak tanıdığı ailede karşılaştığı olumsuzluklar devamında yaşanacak sosyal süreçlerin bütününde olumsuz bir durum olmaya devam eder. Gregor’un babası ile ilişkisi soğuk ve gerilimlidir. Böceğe dönüştüğünde babası tarafından öldürüleceği hissini yoğun bir şekilde yaşar. Bir gün babasının attığı elmanın sırtına isabet etmesiyle ölümcül bir yara alır. Kız kardeşi Grete, ilk başlarda onunla ilgilense de sonra bu tutumu değişir. Hatta anne-babasının Gregor’u istememe fikirlerini de destekler ve bunu yüksek sesle dile getiren ilk kişi olur. Ardından işe başlar ve -Gregor gibi- ailenin geçimini sağlamakla görevli olup ailede birinci plana geçer.


Şimdi de Franz Kafka’nın Gregor Samsa’nın dönüşümü için neden bir böceği seçtiği üzerine düşünelim. Neden kedi, köpek, aslan, kuş değil de bir böcek? Böcekler çoğu insan tarafından sevilmeyen, tiksindirici, pis ve korkulan hayvanlardır. Gregor eğer bir kedi ya da köpeğe dönüşseydi belki de ailesi bu kadar tepkili olmayacak, Gregor’dan böylesine nefret etmeyeceklerdi. İnsanlar arasında hiyerarşi ve statüler önemli olduğu gibi hayvanlar arasında da önemlidir. Gregor’un ailesi için aile üyelerinden birisinin bir böceğe dönüşmesi onları konumlarından aşağıya çekecek ve kabul görmemelerine neden olacaktı. Böyle bir sistem içerisinde gerçekten özgür olmaya ve özgürlüğe yer var mıydı?


Özgürlük, Fromm’a göre bireyin kendisini dış dünyaya bağlayan göbek bağından kurtulmasıdır. Bu bağlar aynı zamanda bireyin ait olduğunun, güvende olduğunun ve köklerinin bir yere bağlı olduğunun duygusunu verir. Bağlar koptuğunda kişinin önünde iki yol bulunur. Birincisi olumlu özgürlük olarak adlandırılan kişinin bağımsızlığından ödün vermeden insan, doğa ve kendisiyle bir bütün olarak yaşamasıdır. İkincisi kişinin özgürlüğünü feda ederek bireyselliği ile dünya arasındaki boşluğu ortadan kaldırıp yalnızlığı yenmeye çalışmasıdır. Kurama adına veren Özgürlükten Kaçış da buradan gelir. İnsanlar kaçış için otomaton konformite gibi kaçış mekanizmalarını kullanır. Böcekleşmek -her şeye rağmen- Gregor Samsa’nın özgürlükten kaçış yolculuğunun bir parçası ve ulaştığı nihai özgürlükse bir süpürge ile faraş yardımıyla dışarı atılmak.



Gençtanırım Kurt, D. ve Çetinkaya Yıldız E. (2017). Kişilik Kuramları, Pegem Akademi, Ankara.

Kafka, F. (2018). Seçme Eserleri, (Çev. Bülent Oynamaz) Yakamoz Kitapevi.

Tükel, İ. (2012). Modern Örgütlerde Yabancılaşma Ve Kafka’nın “Dönüşüm” Romanının Bu Bağlamda Analizi. Dokuz Eylül Üniversitesi, Edebiyat Dergisi.

İlkılıç, S. (2019). Franz Kafka’nın ‘Dönüşüm’ Adlı Eserindeki Dönüşümler. Türkiye Sosyal Araştırmalar Dergisi.

Altıparmak, İ.B. ve Durakoğlu, A. (2016). Franz Kafka’nın ‘Dönüşüm’ Adlı Eserinin Sosyolojik Açıdan Analizi.

753 görüntüleme0 yorum

Son Paylaşımlar

Hepsini Gör